ceza hukuku

Ceza Hukuku Ceza Avukatı
Türkiye sınırları içerisinde görülen ceza davalarına ilişkin olarak, uzman  ceza avukatlarımız önderliğinde, başta Ağır Ceza Mahkemesi olmak üzere, Sulh Ceza Hakimlikleri ve Asliye Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan ceza davalarına ve savcılık soruşturmalarına ilişkin olarak, Kağanarslan hukuk bürosu Türk Ceza Kanunu Kapsamı’nda yer alan tüm suçlar kapsamında danışmanlık, mağdur avukatlığı ve şüpheli veya sanıklara müdafilik hizmeti vermektedir. Ceza avukatlarımız bilhassa ceza hukuku alanında uzmanlaşmış olup, müvekkillerine ceza yargılaması aşamasında adil yargılanma hakkı kapsamında en etkili ve başarılı neticeyi almak üzere müvekkillerine hukuki destek sağlamaktadır

Ceza Hukuku Alanında Etkili Çözümler
Ceza yargılaması üç ana unsurdan oluşur; iddia, savunma ve yargılama. Savunma hakkı, kendisine bir suç isnat edilen kişinin, söz konusu suçu işlemediğini yani masum olduğunu, eylemin meşru müdafaa, zorunluluk hali vs. sebeplerle işlendiğini, işlemiş olmasına rağmen daha az cezayı hak ettiğini veya kişisel cezasızlık sebeplerinin varlığı halinde cezalandırılmaması gerektiğini, yargı makamları önünde ileri sürebilmesidir.

Öncelikle kişiye isnat edilen suç bakımından, öncelikle suçun varlığını tespit etmek için, dört unsur incelenir. Birincisi, suçun kanunda yer alan tanımına uygun olup olmadığı, ikincisi maddi unsur, üçüncü olarak hukuka aykırılık ve son olarak da manevi unsur diğer bir deyişle kast veya taksir. Eğer bu unsurlardan biri eksikse bu halde bir suçun varlığından, dolayısıyla ceza verilmesinden söz edilemez.

Bir suçun varlığının söz konusu olduğu hallerde de, bu defa sanığın hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı halinde ceza almaması veya cezayı azaltan sebeplerin örneğin haksız tahrik olması halinde daha az ceza ile cezalandırılması söz konusu olacaktır.

Ceza hukukunun karmaşık yapısı ve ceza hukukuna hakim olan ilkelerin teorik alt yapısı veya Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ihlali dolayısıyla yargılamanın usule aykırı olması nedeni ile adil yargılanma ilkesinin ihlali sonucunu doğuracak tüm yargısal işlemlerin, ceza hukukuna hakim olmayan bireyler tarafından bilinmesi mümkün değildir. Bu nedenle, gerek müşteki veya zarar gören, gerekse şüpheli ve sanığın ceza yargılamasının tüm aşamalarında, hukuka aykırı işlem ve kararlara maruz kalmaması ve geriye döndürülmesi mümkün olmayan neticelerle karşı karşıya kalmamak amacıyla mutlaka  Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ilkelerine mutlak hakim uzman bir  ceza avukatı  eşliğinde iddia ve savunmalarını ileri sürmeleri gerektiğine inanmaktayız.

Büromuz  ağır ceza avukatı  ekibi, sayısız ceza yargılamasında savunma avukatı olarak görev almış, yargılama sırasında müvekkilleri ile kurduğu sıkı dialog, bilgi-alış verişi ve bunun yanında tecrübe ve ceza hukuku bilgi birikimi ile en iyi çözümün ve başarının imkansız olmadığını deneyimlemişlerdir.

Ağır Ceza Avukatı

Ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla birlikte,  5235  Sayılı Kanun’un 12. maddesi uyarınca düzenlenen suçlara bakmakla görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Ağır ceza avukatı ise ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçların soruşturma ve kovuşturma aşamalarına hakim ve ağır ceza davalarında gerek sanık müdafi gerekse mağdur avukatı olarak uzmanlaşmış avukatlardır. Ağır ceza Mahkemeleri’nde görülen suçlar sıklıkla 5271 Sayılı  Ceza Muhakemesi Kanunu ‘un 100. Maddesi’nde düzenlenen ve “katalog suçlar” olarak tanımlanan suçları kapsaması nedeniyle uygulamada sıklıkla tutuklama kararı ile karşılaşılmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu açısından yine ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar ile diğer ceza mahkemeleri arasında farklılık söz konusu olup, tutukluluk süresi 3 yıla kadar uzatılabilmektedir. Tutuklama kararı, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular ve sanığın kaçma şüphesi, delilleri yok etme veya değiştirme, tanık veya mağdur üzerinde baskı kurması hallerini oluşturan bir tutuklama nedeninin varlığı halinde verilebilir.
Uygulamada her ne kadar keyfi tutuklama kararları ile karşı karşıya kalınsa da, esasen tutuklamanın şartları oluşsa dahi tutuklama kararı mecburi olmayıp, ihtiyaridir dolayısıyla ancak zorunlu hallerde başvurulması gereken bir tedbirdir.  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ‘nin 5. maddesinin 1. fıkrası uyarınca da, suçun önlenmesi, kaçma ve suç işleme şüphesi koşulları haricinde tutuklama kararı verilebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla gerek savcılık aşamasında gerekse ağır ceza yargılaması aşamasında, uzman bir ağır ceza avukatı eşliğinde, yargılamanın esasına girmeksizin yalnızca tutuklama kararının hukuka aykırı olduğunun ispatı halinde, en azından CMK’nın 109. maddesinde öngörülen adli kontrol müessesesinin uygulanmasını temin etmek suretiyle tahliye kararı alınması mümkündür.

Soruşturma Evresinde Ceza Avukatı
Gözaltı işlemi, üst, eşya, konut, işyeri araması, iletişimin tespiti dinlenmesi ve kayda alınması, teknik araçlarla izleme, emniyet ve savcılık ifadeleri, savunma delillerinin toplanması, teşhis işlemleri, bilirkişi atanması ve ceza yargılamasının temelini oluşturan ve yargılamanın neticesini direkt olarak etkileyen birçok usul işlemi soruşturma evresinde yapılmaktadır. Ceza soruşturmasının sonunda, Cumhuriyet Savcısı tarafından toplanan delillerin suçun işlendiğine dair yeterli şüphe oluşturduğuna kanaat getirdiği takdirde kamu davası açılması isteğiyle bir iddianame düzenleyebileceği gibi, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermek suretiyle de soruşturmayı sonlandırabilir. Soruşturma evresinde özellikle emniyet ve savcılık tarafından şüphelinin ifadesinin alınması ve şüpheli lehine delillerin toplanmasının temini aşamasında ceza avukatının önemi yadsınamaz. Özellikle ifade şüphelinin en büyük savunma aracıdır ve mutlaka şüphelinin özgür iradesine dayanması gerekir.  Anayasa Kanunu  madde 38 uyarınca, hiç kimse kendisini ve yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya ve delil göstermeye zorlanamaz. Uygulamada, soruşturma evresinde ifade alınması aşamasında bedensel ve ruhsal müdahaleler ile şüphelinin özgür iradesini kısıtlayan yasak ifade metotlarına başvurulduğu sıklıkla görülmektedir. Söz konusu hukuka aykırılıkların önlenmesi ve şüphelinin adil yagılanma hakkının temini bakımından soruşturma evresinin mutlaka bir ceza avukatı eşliğinde yürütülmesi gerekmektedir.


ceza hukuku